Tuesday, March 10, 2009
ve boncuk öldü...
dünden beridir tarifsiz bir yas halindeyim. hava berbat. ve her hava kötü olduğunda tüm servislerde olduğu gibi benim servisimde de hastalar "azmış" durumdalar. zaten yastayım diyorum, çekilip başımdan gitsinler de istiyorum utanmadan, ama tavrımı korumayı da sürdürüyorum. en azından sürdürdüğümü sanıyorum.
boncuk'un ölüm haberini annesi verdi. "sizi çok çok severdi, bilmenizi istedim" dedi cenazenin getirileceğini söyledikten sonra. boğazıma takıldı bir şey. konuşuyor annesi, ağlıyor ya da. kurtuldu dedi. bitti artık dedi. ben susuyorum. nutkum tutuldu. birşeyler söylüyor ama.. dizlerim titriyor. duymuyorum. yanımda hemşireler. zayıflığımdan ötürü benden nefret eden bir anoreksik. durdum öylece. selma teyzeeee böhüüüüüüüü demek gelirken içimden, sustum. başınız sağolsun, teyzecim diyebildim sadece, zor.
bugün ayhan bey çok yakışıklı bir adamdı dedi, çok zekiydi diye cevapladım ben. ona ne şüphe dedi de başladık ismini neşeyle, zekayla, incelik ve zerafetle anmaya. çok hoş bir adamdı ruhu şadolsun dedik. annesi görüşmemizin ardından çiziktirmeye başladığı yazılarını bana getirecekmiş uygun bir zamanda.
kötüsü ne biliyor musun? gideceğim diye tutturmuş, izin vermiyormuş annesi. git dedim ben ama sapasağlam gel, pazartesi bekliyorum. kaza pazar gecesi olmuş, yola çıkmasından hemen önce...
ölmemiş gibime geliyor. dün, bugün pencerede bitiverip beni yine korkutacağını bekliyorum. ne salaklık. insan ölümün fikrine dahi direniyor..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment