
..şu resmin zarafetine, kadınların erkeklere göstermek bahanesiyle kendilerine gösterdikleri özene, aralarındaki gizli bakışmalar, kısa fısıldaşmalar, taraf tutmalara bakın. boylu postlu, iş güç sahibi ki belli ki o partinin finansörü olan erkeklerin ise ne denli düz, yok, ve uzak olduklarına.. sadece bu bakış dahi a-feminist bir gerçek yorumu sunacaktır..
*****
bu skin üzerine tanımıyorum kadın vokaller konusunda, da neden herbiri lezbiyen olur böyle sağlam kadınların bir türlü anlam veremiyorum. yani simgeselde yer edinince illa ki erkek mi olmak zorunda hissediyorlar kendilerini. evet potansiyel olarak "eril" oluyorlar, eril düzende, eril yasalar işler çünkü, sokarak pasifize edersin mesela, yutarak yok etmek mertliğe sığmaz. erkek için efendilik karşısındakini diz çöktürtmektir. eril us, yok ettiğinde efendi olamayacağını düşünür, efendi olmak için mutlaka onu efendi olarak kabul eden bir köleye ihtiyaç vardır; kadın ya da erkek..
yutmak ise ancak hemcinslere, kadınlara, söker. bir erkeği yuttuğunda içinde hala kımıldadığını hisseder kadın. onu yuttuğunu bilse/düşünse de, erkek bunu anlamlayacak dile sahip olmadığından, yutulmuş, yok olmuş hissetmez kendini. hazımsızlık yapar, reflü yapar, türlü sodalarla, emedurlarla dindirmeye çalışsa da kadın, muhakkak çıkar dışarıya. eril yasa yenilir yutulur değildir, sindirilemezdir. üstün olduğundan değil, aşağıda olduğundan da değil; neden-sonuç ikileminde ve çokça şövalye düsturlarıyla işleyen bir yasadır onunki: efendi mi olmak istiyorsun, o halde birisi, bir köle, efendi olduğunu ilan etmeli, efendiliğini olumlamalı. efendi olmak için, aktif olmak için, aktif olduğunu buyuran bir pasif olmalı. pasifizasyon efendiliğin temel düsturudur. diyalektikle işleyen bir statükocudur eril yasa. buyurur ki o ya da bu. bu ya da şu. ama asla bir üçüncü yoktur. siyah ya da beyaz. asla gri yoktur..
fakat oidipal kriz üç kişiliktir, belirsizdir, gridir.
strateji kadınsıdır.
oidipal kriz yutulma korkusunu içerir. ölüm itkisini iliklerinde hissetmek, tam var olabilmeyi başarmışken, tutunamamak kayıp gitmek korkusudur. siyah ve beyazın arasında hangi ton olacağını bilememe durumu, seçme zorunluğu, kabul etme yükümlülüğüdür. oidipal kriz tam da "durmak" gereken yerdir. yasa engellediğinden değil, baba çükünü keseceğinden de değil, tam olarak ölmek korkusundan, ucuna gelinen uçurumdan yuvarlanma korkusundan, durulmazsa yok olunacağının gizil hissinden doğan durmak gereğidir..
kadın gridir. yasayı yasak yapan işte bu griliktir.
yutulmanın simgesel manasını sadece bir kadın anlamlayabilir, sadece bir kadının yutulması anlamlanabilir. yut(ul)ma, o vahişi kara kıta, o belirsiz grilik, o stratejik mutlakiyet, her zaman bilinemezliğin, uzak durulanın, anlamlanamayanın, evrenin gizinin kaynağı olacaktır. eril yasa kadını mutlak X kılacak ve eşitliğin diğer kısmını bilinen tüm sembollerle donatacaktır ta ki X'in çevresini bir bilinirlik duvarıyla kuşatana dek. bilimsel düşüncesi, mantıklı yaklaşımı, çağı ilerlettiğini düşündüğü tüm neden sonuca dayalı diyalektik önermeler Xi kuşatır görünmektedir çağımızda. her şey bilinmezliği engellemek için görünür, kadın bastırılır, geri püskürtülür, ezilir, itilir görünür tüm bu mantıksal önermeler ile. Fakat tüm bunlar Xin sınırlandırılarak kendini koruma çabasının ürünüdür erkeğin -kadın bunu bilir. tıpkı erkek gibi genişlemesine değil derinlemesine işlediğini bildiği gibi -yanılsamadır erkeğin dikeyliği. bu sebeple, çerçevelendiği halkanın derinlemesine çevrelediği çevresinden yayılarak yok edebileceğini bilir, bilmelidir.
kadın statejiktir.
hal böyleyken neden lezbiyen olur sağlam kadınlar, neden hapsederler kendilerini bir bilinmezlik ülkesine de kendilerini yuvarlağın dışını dıştalayan psikotik bir fantazi dahi diyemeyeceğim hayali düşler alemine bırakırlar anlayamıyorum. bana çoğu feminist kadının ideal erkeklerini tariflemeleri istendiğinde "büyük elleri, kaslı vücutları, sikici bakışları olan erkekleri" arzuladıklarını belirtmelerinden daha saçma geliyor bu durum. iki saattir kadını anlatıp kadınları anlamıyorum yazmak ne kadar saçma geliyorsa o kadar tabi:) ne salağım ya. neyse sıkıld8ım, yazarım sonra yine çauu (ben kaçar ehe).
**Fotoğraf Karen Dupré'ye ait.
No comments:
Post a Comment