geçen haftaki seminerden beri aklımdan çıkmayan bir "rahatsızlık" var "midemde".
rüyalardan birinde buzdolabındaki köfteden bahsetmiştik, bir agresyon göstergesi olarak. sonra nasılsa mezarlık ziyaretlerine ve dönüşte delicesine yemek yemeye gelmişti konu. ertesinde v. yemek yiyeyemekten muzdarip olmaya başlamıştı yine, ki bu depresyonda olduğumuzda verdiğimiz en aşikar, ortak belirtidir...
neyse, işte kurban bayramından beri eve pek uğramak istemiyor-d-um ve hatta eve tok gelmeye çalışıyor-d-um, nedensiz (!). buzdolabı kurban bayramı ertesi olduğundan annemin ve annesinin gönderdiği etlerle dolu ve buzdolabı mevzusu açıldığı anda kendi dolabımız geldi aklıma,, kırmızı ete dokunamamam, et kokusundan ve şimdi de etle dolu buzdolabımızdan tiksinmem.. et (yemek) ve agresyon arasında tahminimden daha derinlikli bağlar var sanırım..
No comments:
Post a Comment