Thursday, July 16, 2009

..

Dostoyevski'nin çok sevdiğim, pek çok geceler başımı yastığa koyduğumda defelarca tekrarladığım "tutundurucu" bir sözü vardır: "insanın bir amacı olmalıdır, gidecek yeri olamayan bir insan nereye gidebilir" diye. çok basit. çok karmaşık.

durmaksızın konuşuyor bugün. korkuyor sessizlikten. anlık bir sessizlikte heyacan düşüyor tüm mimiklerine, sözcüklerine ve yeniden bırakıyor kendini fikir uçuşmalarına. zaman zaman anne oluyorum, zaman zaman baba, terk ettiği sevgili, hiç ulaşamadığı sevgili.. uzadıkça uzuyor liste.. araya giremiyorum. belki de girmiyorum.. ilk kez konuşabiliyorum hayatımda diyor soluk soluğa bir ara.. belli belirsiz gülümsüyorum..

gidecek yeri olmayan bir insan nereye gidebilir. donup kalması nasıl bir eylemsizlikle açıklanabilir? bir zamanlar fethiyeye yerleşme hayallerim vardı. seracılık yapacak, eve balık getirecek bir koca bulacaktım. dalga sesleri ile uyuyacak martı sesleri ile uyanacaktım. tiksiniyordum hepsinden. herkesten. kendimden. şimdi geri dönüp baktığımda vücudumun hafızası anımsatıyor bana hissettiklerimi. zor zamanlardı. çok zor zamanlar..

mevlana'nın çok sevdiğim bir sözü çalındı ruh kulağıma bugün yürüken servisime huzurla,, servisime yürümek huzur veriyor bana sabahları,, hayat zamansız aynasıdır insanın gibilerinden bir cümleydi. zamanı asla belli olmayan bir şekilde halikler altın tepsilerde sunuyor size balikleri..

mevlana üzerine çalışılacak!

lacan ve mevlana arasında çok ortak nokta var. hatta ben ciddiyetle lacanın mevlana okuduğundan şüpheleniyorum. hiçbir kanıtım yok fakat aradığımda bulacağıma inanıyorum. herkaramsarlık bir ters-iyimserlik formunda yıkıcı değil midir zaten.

katastrofik bir kadın olduğum yorumunu aldım bugün bir bilirkişiden. sevgilime de helal olsunmuş. eh dedim her kadın gibi ben de hükmedebileceğim bir efendi arzuluyorum. fakat artı-lacancı bir biçimde aynı zamanda efendisi olduğum arzuma hükmedebilecek bir efendiyi de arzuluyorum. sadece biraz daha dolaysız. bu yüzden daha dolaylı.

psikanaliz en çok psikozdan beslenir son tahlilde. işinin çzöümlemek değil yorumlamak olduğunun bir imi daha..

No comments: