Tuesday, July 21, 2009

günbeti

durmaksızın notlar alıyorum. notlar notlar notlar. seviyorum işimi seviyorum kendim gibi insanları. anne çocuk normal hayatlar normöal insanlar bana göre değil asla. isyanı olan insanları seviyorum. bugün bir danışanım bir şarkı getirdi bana öncesinde soruyor seansta müzik dinletilir mi diye. sonra kendisi veriyor cevabını bu da benim bir parçam olduğuna göre dinletebiliytor olmama gerekir. hem bakın diyor parçam yani şarkım; parçam yani benim bir parçam. ahaha diyorum danışanlarım bile lacancı :). seviyorum danışanlarımı. seviyorum zeki insanları. neyse müziğe eşlik eden bir bana ben olmamı dayattığınız şey olamam sözleri kulağımdan ruhuma ulaşıyor. o denli duygusal, o denli kırılgan ve o denli yaratıcılar ki aslında. bütün gün bukovski mi olsam yoksa dostoyevski mi diye kafa yoran bir psikotiğimsim, elektronik müzik yaparak öfke kontrolünü sağlayan bir madde bağımlım, dünya istediğim yöne doğru dönmüyor deyu deyu bayılan bir nevrotiğim var misal. çok seviyorum delilerimi. geçen gün bir "hanfendi" bana iş teklif etti fakat cümlenin başında şöyle bir ifade vardı: "napıcaksın bütün gün delilerle, gel böyle böyle elit bir iş var filan". içime bir öfke bulutu yayıldı. iyi niyetli belli ki ama sen kim oluyorsun da benim danışanlarıma diye giriştim ona alter-evrenimde, bir şey diyemedim dışımda, elbette işi kabul etmedim. filan fıstık.

biliyorum bir terapist danışanı ancak kendi normalliği düzeyine kadar getirebilir. bu halde en iyi ihtimalle bir yarı-deli olacak kalacaklar hepsi. düşünüyorum, düşünüyorum. misal b mi d mi olayım diyen k. eğer psikolog niyetine g. kişisine gitmiş olsaydı ki hayatımda gördüğüm en güleryüzlü insandır, hani böyle ağız dolusu tükürsen sana gülümseyerek hı hı, seni anlıyorum canım diyecek bir tiptir, acaba k. ne kadar normal olabilir? yani normallikten kastedilen normlar çerçevesinde restoranlarda yemek, sözde herkes gibi kahveyi house cafe'de içmek istemek, ya da ne bileyim sözde herkes gibi gucci'den giyinmek demek diye düşünen g kişisi k danışanını ne ölçüde normalleştirebilir? bu durumda k nın tepkisi ne olur, yoksa bukovski mi dostoyevski mi derken kendini bir david beckham ya da bir stil ikoncanı edacan pakpınar olarak mı bulur? yani pek çok varsayım üretmek mümkün. önümde daha uzun bir yol var. yolun bu kısmında ikoncan olduran olmaktansa yarı deli kaldıran olmayı tercih ederim. ama kimbilir belki ben de bir gün hayaatt beni neden yoruyosun diye de bilirim. ya ya ya. uykum geldi çawuu

No comments: