Tuesday, July 7, 2009
kimsekim
Ne zaman yaz gelse, ne zaman babam bizi yine sürüklercesine yeni keşfettiği gözdeğmemiş doğa köşelerine götürse, ne zaman yürüsem elimde irice bir sırıkla (ki bu sırık yılanlardan korunmanızı sağlar, otların arasından, volkanik kayaları okşayarak, oluşum zamanlarını anlamaya çalışarak, hoşuma gidenleri çantama atarak geçsem, içime bir titreme yayılır, gözlerim dolar doğanın mucizesi karşısında,, aklıma arkeolog olma hayallerim gelir, nasıl bir güçle, nasıl bit tutkuyla bağlandığım hayalime.. eserlerin kıvrımlarından dönemlerini okuyabilmenin tatmin hayali kuşatır beni.. eskilerden bir eskiye tutunmak, mutluğu geçmişte kaybetmiş olma sükut-u hayali değil sadece bu. o günlerden bu yana ben hiç ama hiçbir şeyi böyle bir tutkuyla istemedim. hala da beni bu denli heyecanlandıran bir şey yok hayatımda. boşluk. biliyorum bir gün bunun için çekip gideceğimi. o güne kadar neysene, kimsekim..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment