Saturday, August 29, 2009

cehennemde bir mevsim, rimbaud

şiire yaslanan yanımdan nefret etmişimdir her zaman. şiirlerden de. şairlerden de. şiirlerden uzak durmuş, şiirin olası tuzaklarının hesabını tutmuşumdur. bu hesabı tutmak adınadır tüm şiir okumalarım, laf-ı güzah ezberlerim fi tarihinden kalan.
fakat ne zaman dal'sız kalsam kendimi şiire doğru "düşerken" bulmuşumdur hep.. çok boktan bir anda, bu akşam da "söndürdüm içimde insan ümidi adına ne varsa" diye aktı da ruhuma rimbaud, var kılarak düşen yanımı yok etmeyeltendim ben de, dünyevi bir edayla..

ve ne zamandır ki şiire doğru "düşse" ruhum, sartre'ın o çokça özdeşleştiğim fotoğraflarından biri gelir gözlerimin önüne: alabildiğine yalnız, alabildiğine soğuk, olabildiğine apollon, olabildiğine zihin, olabildiğine buz; bıçak gibi, uçurum gibi "keskin". amma ve lakin iki farklı yana bakan şaşı gözleriyle alabildiğine abject, olabildiğine ben..

cehennemde bir mevsim

Aldanmıyorsam, bir zamanlar hayatım
önüne bütün gönüllerin açıldığı,
yoluna bütün şarapların döküldüğü bir şölendi.
Bir akşamdı dizimi oturttum
Güzelliği-Terslik edecek oldu- yerini bırakmadım ben de.
Bayrak açtım adalete karşı.
Aldım başımı kaçtım.

Ey büyücüler, size ey bahtsızlık, ey nefret, hazinem size emanet.
Azmettim, söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa.
Bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci.
Cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken mavzerlerin kabzalarını.
Seslendim salgınlara, boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni.
Tanrı bildim musibeti. Gırtlağıma kadar battım çamurlara.
Cürümün ayazında kurundum. Hop oturup hop kaldırdım çılgınlığı.
Bana baharın getirdiği iğrenç bir budala kahkahasıydı.

Derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak üzereyim;
aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim.
Hayırmış meğer o anahtarın adı
-Anlaşıldı ben bir düşteymişim.

"Sen canavar kalacaksın..." falan filan...
atıp tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan.
"Ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle bağışlanmaz günahın."

Ah, canıma yetti arttı-Kuzum şeytan, ne olur daha bir öfkesiz bakıver de benden yana ufak tefek, yolda kalmış alçaklıklar vara dursun, sen ki yazarda tasvir,
öğreticilik vergilerinin yokluğuna vurgunsun, senin için
kopardım lanetli gün defterimden bu uğursuz yaprakları.

No comments: