o bildik rüyayı dün gece yeniden gördüm. ev arıyoruz annem, babam, ben. aylin nerelerde bilmiyorum. sınavdadır diye geçyor aklımdan. babamın aklına uyup yine dağ tepe aşıyoruz, istanbul'un dışına çıktık baba diye dişlerimin arasından tepki veriyorum. babam dur bak burda bisikletler var. onalara binelim diyor. sonra üçmüz üç ayrı bisikletle yola koyuluyoruz. bisiklete binince kontrol edemem ya kendimi bastıkça basarım pedallara, rüyamda da aynı şeyi yapıyorum, babamın sesini duymaz oluyorum ve kendimi bir bozkıda buluyorum. uzaktan annemle babam sedalı edalı keyifle gelen siluetlerini görüyorum, her zamanki gibi huzursuz doğama küfrediyorum. bozkırın olduğu yer bomontinin eyüpe bakan tarafıymış. uçurumun kenarındayım. aşağı bakıyorum. yukarısı oluyor baktığım yer. annemler kayboluyorlar. o bildik silueti görüyorum yine. uçurumun tepesinde. atladı atlayacak. olduğum yer otoban. gürültü. patırtı. hey dye bağırıyorum. atlama diye çırpınıyorum. kimse duymuyor. kendi sesimi dahi duyamıyorum. bsikletten can havliyle çıkıp koşuyorum bu sefer, uçurumdan yukarıya doğru tırmanmaya başlıyorum. birkaç metre yükselmişken bacağımdan akan kanı farkediyorum. çocukluğumda baldırım bisikletin zincirine takılmıştı da, hala izi olan bir yara açılmıştı bacağımda, kan oradan akıyor. kanı gördüğüm anda bir kütle gibi, bir iri kuş gibi, bir hayalet gibi düşüyor yanımdan. yerde cesedini görüyorum ve irkilerek, ağlayarak uyanıyorum..
**birkaç gün önce m. arayacağım demiş aramamış, kanımca artık gelmemeye karar vermiş; önceki seans boyunca bana kimse yardımcı olamaz kabilinde söylenip durmuştu. seans sonrasında kenimi çaresiz hissetmiştim. üstüne bu da olunca yıkılmıştım. ben işe yaramaz bir salağın tekiyim diye diye kendimi parçalamaya başlamıştım yine. annemler de bizdeydi. ev arıyorlardı babamla. aylin gelmemişti. burs vaşvurusu yapıyordu. annem ve babamla kavga etmiştik hasta insanların mantıksızlıklarından neden kendine beceriksilik payesi çıkarıyorsun diye patlatmışlardı mavi-yeşil gözlerini bana. ben de hı hı deyip evden kaçmıştım. haklı olduklarına kanaat getirip gittiğim deniz kenarında düşünürken, eve dönerken onlara dondurmalı tel kadayıf almıştım. heyhat. annemler gittiğinden beri hissettiğim yetersizlik duygularının bu "kayıp"la bağlantılı olduğunun farkındaydım esasında. fakat bu rüyayı bunlar olurken değil dün gece görmüş olmam tuhaf geldi bana. şöyle ki gecenin 12bucuğunda m. beni aradı, uyur uyanık açtığımda telefonu, sıkılan bir sesle ben içtim deyip ağlamaya başladı. dün bizim seans günümüzdü. bu da manidar bir tesadüf. herneyse 10-15 dakika konuştum kendisiyle annesiyle. telefonu kapattığımda tuhaf hissediyordum kendimi..
No comments:
Post a Comment